Makaleler
Asrın Grup'tan makaleler, gelişmeler, gayrimenkul, medya ve yerel haberleri...

Miras hukuku, bireylerin yaşamları boyunca biriktirdikleri varlıkların, ölümünden sonra mirasçılara adil ve hukuki bir şekilde dağıtılmasını sağlayan önemli bir hukuk dalıdır. Ancak, miras bırakanın bazı durumlarda mirasçılar arasında eşitsizlik yaratacak şekilde mal kaçırma girişimlerinde bulunması, miras hukukunun adaletini zedeleyen ciddi sorunlara yol açabilir. Miras bırakanın, belirli mirasçılarını korumak veya diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı hileli işlemler, hukuk sisteminde "muris muvazaası" olarak adlandırılır. Bu makalede, muris muvazaasının ne olduğunu, hangi unsurları taşıması gerektiğini ve bu tür muvazaadan kaynaklanan tapu iptali ve tescil davalarının nasıl açılacağını detaylı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca, bu davaların görülmesinde görevli ve yetkili mahkemeler ile davacı ve davalıların kimler olabileceği konularını inceleyecek, tenkis davaları ile olan bağlantısını ve ispat yükünü tartışacağız. Amacımız, miras hukuku çerçevesinde adil ve hakkaniyetli çözümler üreterek, mirasçıların haklarının korunmasına katkıda bulunmaktır.

mayis 005 1Muris Muvazaası

Muvazaa, taraflar arasında yapılan hukuki bir işlemin gerçek amacının farklı olup, görünürdeki halinin yanıltıcı olması durumudur. Yani, asıl olarak gerçekleştirilmek istenen hukuki işlemin, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla başka bir işlem gibi gösterilmesidir.

Muris Muvazaası Nedir?

Muris muvazaası, miras bırakan kişinin mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı hileli işlemleri ifade eder. Bu tür işlemlerde, miras bırakan kişi (muris), görünürde farklı bir hukuki işlem yaparken, aslında gizlemek istediği başka bir amacı gerçekleştirmeye çalışır. Muvazaa, taraflar arasında gerçekleştirilen hukuki bir işlemin asıl amacı ile görünürdeki halinin farklı olması durumudur. Yani, taraflar, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek niyetlerini gizleyerek farklı bir işlem yapıyormuş gibi görünürler.

Muris muvazaasında, miras bırakan, mirasçılarından bir veya birkaçının diğer mirasçılardan daha fazla pay almasını sağlamak veya bazı mirasçıları mirastan tamamen mahrum bırakmak amacı güder. Bu amaçla yapılan işlemler genellikle taşınmaz malların devri şeklinde olur. Örneğin, miras bırakan kişi, aslında bağışlamak istediği bir taşınmazı, satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermelik bir işlemle devreder. Bu durumda, görünürdeki işlem (satış) muvazaalı, yani hileli bir işlemdir; asıl niyet ise taşınmazın bağışlanmasıdır.

Muris muvazaasının unsurları şunlardır:

1. Mirasçılardan mal kaçırma kastı: Miras bırakanın, mirasçılarından mal kaçırma amacıyla hareket etmesi gerekir.

2. Görünürde gerçekleştirilen hukuki işlem: Hileli işlem, gerçek niyetin gizlenmesi amacıyla yapılan ve tapuda görünen işlemdir (örneğin, satış).

3. Asıl olarak gerçekleştirilmek istenen hukuki işlem: Gizlenmek istenen işlem, gerçek niyeti yansıtan işlemdir (örneğin, bağışlama).

4. Muvazaalı işlemin tarafları arasında yapılan muvazaa anlaşması: Tarafların, gerçek niyetlerini gizlemek üzere muvazaalı işlem konusunda anlaşmış olmaları gerekir.

Bu tür işlemlerde, hileli işlem hükümsüzdür ve gerçek niyeti yansıtan gizli işlem de gerekli hukuki şekil şartlarına uymadığı takdirde geçersiz olur. Örneğin, taşınmazın bağışlanması işlemi, tapu memuru önünde yapılmadığı sürece geçerli sayılmaz. Dolayısıyla, muvazaalı işlemler, taşınmazın mülkiyetinin terekeden çıkmaması anlamına gelir ve bu durumda yolsuz tescilin düzeltilmesi davası açılabilir. Bu dava, tüm mirasçılar tarafından açılabilir ve her türlü delille ispat edilebilir.

Muris muvazaası, bu tür muvazaaların en yaygın olanıdır. Muris, yani miras bırakan, bazı mirasçılarının diğerlerinden daha fazla miras payına sahip olmasını veya bazı mirasçıların tamamen mirastan mahrum kalmasını sağlamak amacıyla bu yola başvurur. Muris muvazaasının varlığı için gerekli unsurlar şunlardır:

Örneğin, muris aslında bağışladığı taşınmazı, tapuda satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak devredebilir. Burada murisin niyeti, mirasçılarından mal kaçırmak olup, görünürdeki işlem (satış) ile asıl yapılmak istenen işlem (bağış) farklıdır. Muvazaalı işlemler genellikle kesin hükümsüzdür, çünkü tarafların gerçek iradelerine aykırıdır.

Muris Muvazaasından Kaynaklanan Tapu İptali ve Tescil Davası

Muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davalarında, murisin mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı taşınmaz devir işlemleri konu edilir. Görünen hukuki işlem ile asıl yapılmak istenen hukuki işlemin farklı olması nedeniyle, tapuda yapılan devir işlemlerinin iptali ve tescili talep edilir.

Öncelikle, muris muvazaasının var olup olmadığı belirlenmelidir. Bu iddianın desteklenmesi için güçlü kanıtlara ihtiyaç vardır. Yargıtay, muris muvazaasının belirlenmesi için bazı kriterler ortaya koymuştur:

- Murisin taşınmazı satma gereksinimi

- Satış bedelinin rayiç bedelden düşük olması

- Murisin ölümünden kısa süre önce yapılan satış işlemleri

- Taşınmazı alan kişinin maddi durumu

- Aile içi ilişkiler

- Toplumsal yapının etkisi

- Murisin bakım ihtiyacının olup olmaması

- Her olayın kendine özgü şartları

Bu kriterler, her durumun özel koşullarına göre değerlendirilir.

mayis 005 2

Davanın Görülmesinde Görevli ve Yetkili Mahkeme

Muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasında görevli mahkeme, HMK madde 2 gereğince Asliye Hukuk Mahkemesi'dir. Bu mahkeme, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davaları görür.

Yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. HMK madde 12/1, taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunu belirtir. Birden fazla taşınmaz hakkında dava açıldığında ise HMK madde 12/3 gereğince, taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesi diğer taşınmazlar hakkında da yetkili olabilir.

Dava Açma Süresi Nedir?

Kanun, muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davaları için belirli bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi öngörmemiştir. Bu nedenle, bu dava, murisin ölümü gerçekleştiği sürece herhangi bir zaman diliminde açılabilir. Muris hayattayken, mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisi tamamen ona aittir ve bu dönemde müstakbel mirasçılar tarafından herhangi bir dava açılması veya işlemlerinin engellenmesi mümkün değildir.

Davacı/lar Kimlerdir?

Muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasını murisin tüm mirasçıları açabilir. Bu mirasçılar; yasal, atanmış ve evlatlık mirasçıları kapsar. Ancak, mirası reddeden, mirastan feragat eden veya mirasçılıktan çıkarılmış olanlar bu davayı açamaz.

Mirasçıların her biri, mevcut tapunun iptali ve kendi payına düşen kısmın tescilini tek başına talep edebilir. Yani mirasçılar arasında zorunlu bir dava arkadaşlığı yoktur. Davayı açan mirasçının, diğer mirasçıların onayına veya iştirakine ihtiyacı yoktur.

Ancak, tapunun iptali ile birlikte davacı mirasçının taşınmazın terekeye iadesini talep etmesi durumunda, diğer mirasçıların da onayının alınması gerekmektedir. Aksi halde, davaya temsilci ile devam edilmesi gerekecektir.

Murisin ölümü ile birlikte mirasçı sıfatını kazanan herkes bu davayı açma hakkına sahiptir. Yani muvazaalı işlemin yapıldığı sırada mirasçı olanlar değil, miras bırakanın ölümüyle mirasçı olan herkes bu davayı açabilir. Terekeden kaçırılmış mallar tüm mirasçıların miras haklarının zarara uğramasına neden olur.

mayis 005 3

Davalı/lar Kimlerdir?

Muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasının davalıları, murisin taşınmazı muvazaalı olarak devrettiği, yani tapuda malik olarak görünen kişi veya kişilerdir. Taşınmazı muvazaalı bir işlemle devralan kişinin, taşınmazı üçüncü bir kişiye devretmesi durumunda, üçüncü kişi de davalı olabilir. Bu, üçüncü kişinin muvazaalı işlemi bilerek kötüniyetli olarak taşınmazı devralması halinde geçerlidir.

Davalılar gerçek kişiler olabileceği gibi tüzel kişiler de olabilir. Örneğin, muvazaalı olarak taşınmazı devralan bir şirket de bu davada davalı olabilir.

Tenkis Davası ile Muvazaaya Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davası Bağlantısı Nedir?

Tenkis davası ve muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davası, farklı dava türleri olsalar da her ikisi de murisin terekeye ilişkin tasarruflarıyla ilgilidir. Bu nedenle, herhangi bir hak kaybını önlemek amacıyla uygulamada bazen terditli olarak bazen de ayrı davalar şeklinde açılmaktadırlar.

Terditli olarak açılan davalarda, öncelikle tapu iptali ve tescil talep edilmekte, bunun mümkün olmaması halinde ise davanın tenkis davası olarak görülmesi ve saklı paya tecavüz edilen kısmın tenkisine karar verilmesi istenmektedir. Diğer durumlarda ise tapu iptali ve tescil davası açılmakta, ardından tenkis davası da açılmaktadır. Uygulamada bu davaların birleştirilmesi veya birinin diğerinden önce sonuçlanması da mümkündür.

Davalar Arasındaki Ortak Yönler

1. Her iki dava da murisin terekeye ilişkin tasarruflarına dayanır: Murisin mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı işlemlere karşı bu davalar açılır.

2. Mirasçılar tek başına dava açabilir: Her iki davada da mirasçılar tek başlarına dava açabilirler. Diğer mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur ve diğer mirasçıların onayı aranmaz.

Davalar Arasındaki Farklı Yönler

1. Tenkis davası sadece saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilir: Tenkis davası, sadece TMK madde 505'te belirtilen saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilirken, tapu iptali ve tescil davası tüm yasal, atanmış mirasçılar ve evlatlıklar tarafından açılabilir.

2. Tenkis davasında gerçek irade vardır: Tenkis davasında, murisin gerçekleştirdiği hukuki işlem gerçek iradenin ortaya konulduğu bir işlemdir. Hileli bir işlem yoktur. Tapu iptali ve tescil davasında ise hileli ve asıl olmak üzere muvazaalı olarak gerçekleştirilen iki farklı işlem vardır.

3. Tenkis davasının açılması süreye tabidir: TMK madde 571'e göre, tenkis davası belirli süreler içinde açılmalıdır. Tapu iptali ve tescili davası ise herhangi bir süreye tabi değildir ve her zaman açılabilir.

İspat Yükü Kimdedir?

Muvazaalı işlemin varlığına dayanarak dava açan mirasçı, iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Bu nedenle, davacı konumundaki mirasçı her türlü delile başvurabilir. Mirasçılar, miras bırakanın yaptığı muvazaa anlaşmasının tarafı olmadıkları için üçüncü kişi konumundadırlar. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 203/d'ye göre, hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddialarının, senetle ispat zorunluluğunun istisnası olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, üçüncü kişi konumundaki mirasçılar tanık da dahil her türlü delile başvurabilirler.

Miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı muvazaalı işlemler, hukuki olarak geçersiz kabul edilmekte ve bu işlemlerin iptali için mirasçılara dava açma hakkı tanınmaktadır. Muris muvazaası davaları, miras hakkının korunması ve adaletin sağlanması açısından büyük önem taşır. Mirasçıların bu tür durumlarda haklarını korumak için bilinçli ve zamanında hareket etmeleri, gerekli hukuki adımları atmaları gerekmektedir. Görevli ve yetkili mahkemeler aracılığıyla açılacak olan bu davalarda, her türlü delilin kullanılması mümkün olup, mirasçıların haklarının ihlal edilmemesi için titizlikle hareket edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, miras hukuku, toplumsal düzen ve adaletin korunması adına önemli bir yer tutmakta olup, mirasçılar arası eşitliğin sağlanması bu tür davaların başarılı bir şekilde sonuçlandırılmasına bağlıdır. Bu nedenle, miras bırakanın muvazaalı işlemlerine karşı hak arayışında bulunan mirasçıların, yasal haklarını bilinçli bir şekilde savunmaları ve gerekli hukuki desteği almaları gerekmektedir.