Miras hukuku, mirasbırakanın ölümüyle birlikte mirasın mirasçılara geçişini düzenler. Mirasın külli halefiyet ilkesi gereğince, miras bütün olarak ve otomatik bir şekilde mirasçılara intikal eder. Bu intikal sırasında mirasbırakanın sahip olduğu hak ve alacaklar gibi, borçları da mirasçılara geçer. Mirasçılar, mirasbırakanın borçlarından dolayı şahsen sorumlu olup, bu sorumlulukları sınırsızdır.
Eğer mirasçı birden fazlaysa, mirasçılar arasındaki borç yükümlülüğü müteselsil niteliktedir. Müteselsil sorumluluk, alacaklıların alacaklarını istedikleri bir mirasçıdan talep etme hakkını tanır.
Mirasçıların mirasbırakanın borçlarından kaynaklanan müteselsil sorumlulukları, mirasın paylaşılmasından itibaren beş yıl süreyle devam eder. Bu beş yıllık süre, zamanaşımı süresi olmayıp özel bir nitelik taşır. Genel hükümler çerçevesinde, terekeden olan alacaklar için on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır.
Mirasçıların yükümlülükleri sadece mirasbırakanın borçlarıyla sınırlı kalmaz; tereke borçları gibi daha geniş bir yükümlülük alanını da kapsar. Hem yasal mirasçılar hem de atanmış mirasçılar tereke borçlarından sorumludur. Bu, mirasçıların, mirasın yanı sıra mirasbırakanın mali yükümlülüklerini de üstlendiği anlamına gelir.
1. Temel Kavramlar ve İlkeler
Miras hukukunun temel prensiplerinden biri olan külli halefiyet ilkesi, mirasbırakanın vefatıyla birlikte mirasın bütün halinde ve otomatik olarak mirasçılara geçişini ifade eder. Bu geçiş, mirasbırakanın mal ve haklarını kapsadığı gibi, onun borçlarını da içerir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 196 ve devamı maddeleri, bir borcun devri ve borçlunun değiştirilmesi ile ilgili genel düzenlemeleri içerir. Bu hükümlere göre, bir borcun başka bir kişiye devredilmesi için, borcu devralacak kişi ile alacaklı arasında bir anlaşma yapılması gereklidir.
Mirasbırakanın borçlarının mirasçılara geçişi sırasında ise, borçlunun değişimi otomatik olarak gerçekleşir ve bu süreçte alacaklılar ile mirasçılar arasında borcun devri konusunda ayrı bir sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Bu, külli halefiyet ilkesinin bir sonucudur ve mirasbırakanın borçları mirasçılara herhangi bir ek işlem olmaksızın geçer.
2. Mirasbırakanın Borçlarından Kimler Sorumludur?
Türk Medeni Kanunu (TMK) m.599/2'ye göre, mirasçılar mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu tutulur. Bu sorumluluk yasal mirasçıları kapsadığı gibi, vasiyetle atanmış mirasçıları da içerir. Mirasçıların bu sorumluluğu, mirasbırakanın borçlarının yanı sıra tereke ile ilgili diğer yükümlülükleri de kapsar.
3. Mirasçıların Kişisel Sorumluluğu
Mirasçılar, mirasbırakanın borçlarından kendi kişisel malvarlıkları ile sorumludurlar ve bu sorumluluk sınırsızdır. Yani, eğer terekenin aktifleri mirasbırakanın borçlarını karşılamaya yetmiyorsa, mirasçılar borçları kendi varlıkları ile ödemek zorunda kalabilirler.
Mirasçıların tereke borçlarından kişisel sorumluluğu bazı istisnai durumlar dışında geçerlidir. İlk istisna, terekenin resmi tasfiyesidir; bu durumda mirasçılar, tereke borçlarından sorumlu tutulmazlar. İkinci bir istisna, terekenin resmi defterinin tutulması ve mirasın bu deftere göre kabul edilmesidir; bu halde mirasçıların sorumluluğu, defterde belirtilen borçlarla sınırlıdır. Üçüncü bir istisna ise Devlet tarafından üstlenilen durumlardır; burada Devlet, yalnızca sulh hukuk mahkemesi tarafından re'sen tutulan defterde kayıtlı borçlardan sorumludur ve bu sorumluluk yalnızca terekeyle sınırlıdır.
4. Mirasçıların Müteselsil Sorumluluğu
Müteselsil sorumluluk, birden fazla kişinin bir borcun tamamından sorumlu olmaları durumudur. Mirasbırakanın birden fazla mirasçısı varsa, mirasçılar tereke borçlarından müteselsil olarak sorumludur. Bu, alacaklıların, borcun tamamını istedikleri herhangi bir mirasçıdan talep etme hakkına sahip oldukları anlamına gelir. Müteselsil sorumluluk gereği, alacaklıya karşı borcun tamamını ödemekle yükümlü tutulan mirasçı, kendi payına düşen orandan fazlası için sorumluluk iddiasında bulunamaz. Mirasçılar arasındaki iç tazminat düzenlemesi, sadece mirasçılar arasında geçerlidir ve alacaklıları etkilemez.
4.1. Müteselsil Sorumluluğun Sona Ermesi
Müteselsil sorumluluk, Medeni Kanun'a göre iki durumda sona erer: İlk olarak, alacaklının borcun bölünmesine rıza göstermesi durumunda. Eğer mirasçılar arasında borcun bölünmesi konusunda bir anlaşma yapılmış ve alacaklı bu anlaşmaya rıza göstermişse, artık mirasçılar alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olmayacaktır. Bu durumda, borcun kim tarafından ve ne oranda ödeneceği, mirasçılar arasında yapılan anlaşmaya göre belirlenir.
İkinci olarak, miras paylaşımının gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle. Bu süre zarfında, paylaşım sonrası ortaya çıkan borçlar için, borcun muaccel hale geldiği tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra müteselsil sorumluluk sona erer.
5. Mirasçıların Tereke Borçlarına İlişkin Sorumluluğu
5.1. Mirasın Paylaşılması Öncesi Mirasçıların Tereke Borçlarından Sorumluluğu
Medeni Kanun, mirasçıların yalnızca mirasbırakanın borçlarından değil, aynı zamanda terekenin borçlarından da sorumlu olduklarını belirtir. Tereke borçları, mirasbırakanın borçlarından daha geniş bir kapsama sahiptir. Bu borçlar arasında, mirasbırakanın vefatından sonra terekeye ilişkin olarak ortaya çıkan masraflar da yer alır; örneğin, defter tutma, mühürleme, cenaze masrafları ve mirasbırakanla birlikte yaşayan kişilerin üç aylık bakım giderleri gibi.
TMK m.641/3, özellikle ergin çocuklar veya torunlar gibi aile bireyleri için öngörülen tazminatların da tereke borcu olarak değerlendirileceğini belirtir. Bu tazminatlar, miras paylaşımından önce ödenmelidir; ancak, terekenin mali durumu tazminat ödemesini imkansız kılacak kadar kötüyse, bu ödeme yapılmaz.
Mirasçıların sorumluluğu, borcun kaynağına bakılmaksızın geçerlidir. Borçlar sözleşmesel olabileceği gibi haksız fiilden veya sebepsiz zenginleşmeden de kaynaklanabilir.
5.2. Mirasın Paylaşılması Sonrası Mirasçıların Tereke Borçlarından Sorumluluğu
Miras paylaşımının tamamlanmasından beş yıl sonra, mirasçılar arasındaki müteselsil sorumluluk sona erer. Bu süre zarfında, mirasçılar alacaklılara karşı borçların tamamından müteselsilen sorumlu olur.
TMK m.649/3, mirasçılardan her birinin, paylaşımdan önce tereke borçlarının ödenmesini veya güvence altına alınmasını talep etme hakkına sahiptir. Eğer mirasçılardan bu yönde bir talep gelmezse, borçlar ödenmeden miras paylaşımı yapılabilir.
Mirasçılar, aralarında yapacakları anlaşma ile mirasbırakanın borçlarını kendi aralarında bölebilirler. Ancak bu anlaşma, yalnızca mirasçılar arasındaki iç ilişkilerde geçerli olup, alacaklılar nezdinde ileri sürülemez. Bu durum, mirasçıların paylaşımdan sonra beş yıl süresince alacaklılara karşı müteselsilen sorumlu olmaları gerektiğini belirten emredici bir hükmü içerir.
6. Mirasçının Miras Payını Devretmesi Durumundaki Sorumluluğu
Mirasçı, miras payını başka bir mirasçıya veya üçüncü bir kişiye devretme hakkına sahiptir. Bu devir işlemleri, mirasçının alacaklılara karşı sorumluluğunu nasıl etkilediğine dair farklı hükümler içerir.
6.1. Miras Payının Diğer Bir Mirasçıya Devri Halinde Sorumluluk
Bir mirasçı, kendi miras payını başka bir mirasçıya devredebilir. Ancak, bu devir işlemi, devreden mirasçının mirasbırakanın borçlarından olan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Devreden mirasçı, miras payını devretmiş olsa bile, miras paylaşımından itibaren beş yıl süreyle mirasbırakanın borçlarından müteselsil sorumluluk altında kalır. Bu süre zarfında, mirasbırakanın alacaklıları, hala devreden mirasçıya başvurarak alacaklarını talep edebilir.
6.2. Miras Payının Üçüncü Bir Şahsa Devri Halinde Sorumluluk
Miras payının bir üçüncü şahsa devri de mümkündür, ancak bu durumda devralan üçüncü kişiye mirasçılık statüsü kazandırmaz. Üçüncü kişi, devreden mirasçının payına düşen malları alma hakkına sahip olur, fakat mirasbırakanın borçlarından sorumlu hale gelmez. Bununla birlikte, devreden mirasçı, miras payını devretmiş olsa dahi, mirasbırakanın borçlarından beş yıl süreyle müteselsil sorumluluğunu sürdürür.
TBK m. 202 hükümleri gereği, miras payını devralan üçüncü kişi, devraldığını ihbar veya ilan ettiği andan itibaren, miras payına düşen tereke borçlarından sorumlu olur. Ancak bu sorumluluk, mirasçılara atfedilen müteselsil sorumluluk şeklinde değildir; üçüncü kişi yalnızca devraldığı miras payına karşılık gelen borçlardan sorumludur. Bu, devralanın mirasçılar gibi mirasbırakanın tüm borçlarından sorumlu olmadığını gösterir.
7. Mirasçıların Mirasbırakanın Kefalet Borçlarından Doğan Sorumluluğu
Medeni Kanun, mirasçıların mirasbırakanın kefalet borçlarından olan sorumluluklarını sınırlamıştır. TMK m. 630'a göre, mirasbırakanın kefaletten doğan borçlar, terekenin defterinde ayrı bir yere yazılmalıdır. Mirasçılar, mirası kayıtsız şartsız kabul etseler bile, bu tür borçlar için, terekenin iflas hükümleri çerçevesinde yapılacak tasfiye sonucunda alacaklıya düşecek miktar kadar sorumlu olurlar.
Kefalet borcundan dolayı mirasçıların sınırlı sorumluluk taşımaları için, terekenin resmi defterinin düzgün bir şekilde tutulmuş olması ve kefalet borcunun bu defterde belirtilmiş olması şarttır. Eğer bu koşullar sağlanmazsa, mirasçılar mirası kayıtsız şartsız kabul ettikleri kabul edilir ve terekenin tüm alacak ve borçlarından, kefalet borcu dahil olmak üzere, müteselsilen ve şahsen sorumlu olurlar.
Mirasçıların kefalet borcu nedeniyle sorumlulukları, asıl borçlunun borcunu ödememesi durumunda geçerlidir. Eğer borç asıl borçlu tarafından ödenirse veya başka bir nedenle sona ererse, kefalet borcu da sona erer ve mirasçıların bu borçtan dolayı herhangi bir sorumluluğu kalmaz.
8. Mirasçıların Mirasbırakanın Vergi Borçlarından Sorumluluğu
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na göre, mirasçılar, mirasbırakanın vergi borçlarından, müteselsil olarak değil, kendi miras payları oranında sorumludurlar. Bu, mirasçıların vergi borçlarından dolayı, yalnızca kendi miras payları kadar sorumlu olacakları anlamına gelir.
Veraset ve intikal vergisi ile ilgili olarak, bu vergiler tereke borcu sayılmaz. Her bir mirasçı, kendi miras payına düşen oran kadar veraset ve intikal vergisi ödeme yükümlülüğüne sahiptir ve bu vergiler, miras paylarına göre ödenir. Bu durum, vergi borçlarının mirasçılar arasında adil bir şekilde paylaştırılmasını sağlar ve her mirasçının yalnızca kendi payına düşen miktarı ödemesini gerektirir.
9. Mirasçılık Sıfatını Kaybeden Kişilerin Sorumluluğu
Mirasbırakanın ölümü ile miras, genellikle kendiliğinden mirasçılara geçer. Ancak, bazı durumlar mirasçıların mirasçılık sıfatını kazanmamalarına veya kaybetmelerine neden olabilir. Bu durumlar mirastan feragat, mirasın reddi ve mirastan yoksunluk durumlarını içerir.
9.1. Mirasın Reddi Halinde Sorumluluk
Mirasçı, mirasbırakanın ölümünden ve kendisinin mirasçı olduğunu öğrendiğinden itibaren üç ay içinde mirası reddetme hakkına sahiptir. Mirasın reddi, mirasbırakanın ölüm anından itibaren geçmişe etkili bir şekilde hüküm doğurur.
Mirasın reddi, gerçek ret ve hükmi ret olarak ikiye ayrılır:
- Gerçek Ret: Mirasçı, mirasçılık sıfatını kazanmış olduğu halde, kendi iradesiyle bu sıfatı reddeder. Bu, mirasçının açıkça bir beyanda bulunarak mirası reddetmesi anlamına gelir.
- Hükmi Ret: Mirasbırakanın ölümünden önce borçları nedeniyle ödeme güçlüğü içinde olduğunun bilinmesi halinde, mirasçının mirası reddetmiş sayılmasıdır. Bu durum, kanun tarafından kabul edilen bir varsayımdır ve mirasçının açık bir ret beyanı olmasa bile geçerlidir.
Kural olarak, mirası reddeden mirasçı, mirasbırakanın borçlarından sorumlu tutulmaz. Bu, miras reddinin mirasçıyı mirasbırakanın yükümlülüklerinden tamamen kurtardığı anlamına gelir.
Ancak, mirasın kötüniyetli olarak reddedilmesi durumunda, alacaklıların korunması amacıyla kanunda çeşitli hükümler bulunur. Kötüniyetli reddin iptali, alacaklılar tarafından dava yoluyla talep edilebilir ve bu durumda mirasçının, reddi işlemine rağmen borçlardan sorumlu olabileceği durumlar söz konusu olabilir.
9.2. Mirastan Feragat Halinde Sorumluluk
Mirastan feragat, müstakbel mirasçının mirasbırakanla aralarında yaptığı, ileride doğacak olan miras hakkından vazgeçmesini içeren bir sözleşmedir. Bu feragat, mirasçının henüz miras kendisine geçmeden gerçekleştirilir. Mirastan feragat eden kişi, mirasçı sıfatını kazanmadığı ve tereke kendisine intikal etmediği için, genellikle tereke borçlarından sorumlu tutulmaz.
Feragat, ivazlı ve ivazsız olmak üzere ikiye ayrılır:
- İvazlı Feragat: Feragat eden kişi, miras payına karşılık belirli bir menfaat elde eder.
- İvazsız Feragat: Feragat eden, herhangi bir karşılık elde etmez.
Her iki durumda da feragat eden kişi, genel olarak mirasbırakanın borçlarından sorumlu olmaktan muaf tutulur. Ancak, ivazlı feragatte, Türk Medeni Kanunu (TMK) m.530 uyarınca, belirli durumlar söz konusu olduğunda feragat eden kişinin de mirasbırakanın borçlarından sorumlu olabileceği öngörülmüştür. Eğer mirasın açıldığı anda tereke, borçları karşılayamıyorsa ve borçlar mirasçılar tarafından da ödenmiyorsa, feragat eden kişi ve diğer mirasçılar alacaklılara karşı sorumlu tutulabilir.
Feragat eden kişinin sorumluluğu, aldığı karşılığın miktarıyla sınırlıdır ve bu sorumluluk, sadece mirasbırakanın ölümünden önceki beş yıl içinde alınan karşılıklar için geçerlidir. Eğer feragat eden kişi, karşılığı beş yıl öncesinden daha erken bir zamanda almışsa, bu durumda sorumluluk söz konusu olmayacaktır.
9.3. Mirastan Yoksunluk
Mirastan yoksunluk, TMK'nın 578. maddesinde belirtilen durumların varlığı halinde gerçekleşir. Bu durumlar arasında mirasbırakana karşı işlenen ağır suçlar veya mirasbırakana karşı yapılan ağır hakaretler bulunmaktadır. Bu tür eylemlerden birini gerçekleştiren kişi, mirasçı olma hakkını kaybeder ve bu nedenle mirasa ilişkin hiçbir hak veya sorumluluk kazanamaz. Bu, kişinin hem mirasın faydalarından hem de mirasın borçlarından tamamen mahrum kalması anlamına gelir.
10. Mirasçıların Mirasbırakanın Borçlarından Sorumluluğunda Süre ve Zamanaşımı
Mirasçıların mirasbırakanın borçlarından müteselsil sorumluluğu, mirasın paylaşılmasından itibaren beş yıl süreyle devam eder. Bu süre, miras paylaşımının gerçekleştiği andan itibaren başlar. Eğer miras paylaşımı, mirasçıların kendi aralarındaki anlaşma ile değil, dava yoluyla gerçekleştirilmişse, süre mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Bu beş yıllık süre, zamanaşımı süresi olarak değerlendirilmez. Terekeye ait alacaklar genel hükümler çerçevesinde on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu, alacaklıların alacaklarını talep etme hakkını on yıl süreyle koruduklarını gösterir.
11. Mirasbırakanın Borcunu Ödeyen Mirasçının Diğer Mirasçılara Rücu Hakkı
Her mirasçı, ilgili borçtan kendi miras payı oranında sorumludur. Eğer bir mirasçı kendi payından fazlasını öderse, ödediği fazla miktar için diğer mirasçılara rücu edebilir, yani ödediği fazla miktarın tazminini talep edebilir.
Ancak, iki durumda bu genel kural uygulanmaz:
1. Mirasbırakanın Özel Tasarrufu: Mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla, bir borcun belirli bir mirasçı tarafından ödenmesini özellikle belirlemişse, bu durumda borcu ödeyen mirasçının diğer mirasçılara rücu hakkı olmayabilir.
2. Mirasçılar Arası Özel Anlaşma: Mirasçılar arasında tereke borçlarının ödenmesi konusunda özel bir düzenleme yapılmışsa, borçtan sorumluluk ve rücu hakkı, miras payları oranına göre değil, yapılan özel anlaşmaya göre belirlenir. Bu anlaşma, genel hukuki ilkelerin ötesinde, mirasçıların kendi aralarında borçların nasıl paylaşılacağını belirler.
Bu hükümler, mirasçıların karşılıklı sorumluluklarını ve alacaklıların haklarını düzenleyerek, miras işlemlerinin adil ve düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla konulmuştur.
Sıkça Sorulan Sorular
1. Mirasçılar Mirasbırakanın Kişiliğine Bağlı Borçlarından Sorumlu mudur?
Hayır, mirasçılar mirasbırakanın kişiliğe bağlı borçlarından sorumlu değildir. Bu tür borçlar, mirasbırakanın kişisel yetenekleri veya vaatleri ile doğrudan ilişkili olduğundan, mirasbırakanın vefatıyla sona erer. Örneğin, bir ressamın tamamlanmamış bir resmi yapma borcu gibi kişisel nitelik taşıyan yükümlülükler, mirasçılara intikal etmez ve bu borçlar mirasbırakanın ölümüyle sona erer.
2. Mirası Ret Süresi Sona Ermeden Mirasçıya Karşı Takip Yapılabilir mi?
Mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçının mirası ret etme hakkı üç aylık bir süre için geçerlidir. Bu süre içinde mirasçının mirası ret etme hakkını kullanıp kullanmayacağı belli değildir. Bu nedenle, ret süresi sona erene kadar mirasçıya karşı borç takibi başlatılması mümkün değildir. Ancak, mirasçının mirası açıkça kabul ettiğine dair bir işlemi varsa, bu durumda takip işlemi başlatılabilir.
3. Mirası Ret Süresi Sona Ermeden Terekeye Karşı Takip Yapılabilir mi?
Evet, mirası ret süresi sona ermeden terekeye karşı takip yapılabilir. Mirasçıların ret hakkını kullanma süresi devam ederken dahi, alacaklılar terekeye karşı takip yapabilir ve tereke mallarına haciz işlemi uygulayabilirler. Bu, alacaklıların haklarını korumak için önemlidir çünkü terekenin malları üzerinde alacaklıların hakları mirasçıların ret kararı beklenmeksizin güvence altına alınabilir.
4. Mirasçıların Garanti Sözleşmesinden Doğan Borçlara İlişkin Sorumluluğu Sınırlı mıdır?
Mirasçıların, mirasbırakanın kefaletten doğan borçlarında sorumlulukları sınırlandırılmıştır. Ancak, mirasbırakanın garanti sözleşmelerinden veya diğer şahsi teminatlardan kaynaklanan borçlar için böyle bir sınırlama genellikle uygulanmaz. Bu tür borçlarda, mirasçılar terekenin defterinde kayıtlı tutar kadar tam olarak sorumlu olabilirler. Bu, alacaklıların mirasbırakanın yaptığı garanti ve diğer teminat sözleşmelerinden kaynaklanan borçlar için daha geniş bir koruma alanına sahip olmalarını sağlar.