Makaleler
Asrın Grup'tan makaleler, gelişmeler, gayrimenkul, medya ve yerel haberleri...

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların, borçluların kötü niyetli ve hileli tasarruflarına karşı korunmalarını sağlayan önemli bir hukuki mekanizmadır. İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 277-284. maddeleri arasında düzenlenen bu dava, borçlunun haciz veya iflastan önce, alacaklıları zarara uğratmak amacıyla mülkiyetindeki mallar üzerinde gerçekleştirdiği tasarrufların iptali için açılır.

Tasarrufun İptali Davasının Amacı ve Hukuki Niteliği

- Davanın Amacı: Tasarrufun iptali davasının amacı, borçlunun alacaklıya zarar vermek maksadıyla yaptığı tasarrufların etkisiz hale getirilmesidir. Davanın kabulü halinde, alacaklı, dava konusu mal üzerinde cebri icra yoluyla haklarını takip edebilir. Bu dava, alacaklının dava konusu malın bedelinden alacağını tahsil edebilmesi için açılan şahsi bir davadır.

tasarrufun iptali 000

- Hukuki Nitelik: Tasarrufun iptali davası, ayni bir dava olmayıp, alacaklının alacağını tahsil edebilmesi için tasarruf işleminin etkilerinin ortadan kaldırılmasını amaçlar. Bu dava ile malın mülkiyeti üçüncü kişiden alınıp borçluya teslim edilmez; yalnızca alacaklının cebri icra yoluyla alacağını tahsil etmesinin önü açılır.

Yargıtay Kararları ve Yasal Dayanaklar

Yargıtay'ın kararlarında tasarrufun iptali davalarının, borçlunun alacaklılarına karşı geçerli olan tasarruflarının geçersiz kılınması ve böylece alacaklının alacağını tahsil etme imkanının sağlanması amacını taşıdığı vurgulanmaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin bir kararında, iptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil etme olanağını sağlayan, nispi nitelikte bir dava olduğu ve tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı belirtilmiştir.

Uygulamada Tasarrufun İptali

Uygulamada, kötü niyetli borçluların haciz veya iflastan önceki dönemde gerçekleştirdikleri hileli tasarruflar, alacaklıların alacaklarını tahsil etmelerini zorlaştırır. Bu durumda, tasarrufun iptali davası, alacaklılar için önemli bir hukuki araç haline gelir. Davanın açılabilmesi için borçlunun alacaklıları zarara uğratma niyetiyle hareket etmiş olması ve bu tasarruflar arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir.

Tasarrufun iptali davası, borçlunun malvarlığında yapmış olduğu hileli tasarrufların iptal edilmesi ve alacaklının zararının giderilmesi amacını taşır. Bu süreç, alacaklıların haklarının korunması ve borçlunun kötü niyetli eylemlerinin önüne geçilmesi için kritik bir öneme sahiptir.

Tasarrufun İptali Davasının Kapsamı ve Hukuki Temelleri

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların borçluların mal varlığı üzerindeki hileli tasarruflarına karşı korunmalarını sağlayan, İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 277-284 maddeleri arasında düzenlenmiş bir dava türüdür. Bu dava, borçlunun haciz veya iflas öncesinde, alacaklıların alacaklarını tahsil etmelerini engellemek amacıyla yaptığı tasarrufların iptali için açılır.

tasarrufun iptali 001

Tasarrufun İptali Davasının Hukuki Temelleri

- Düzenleyici Maddeler: İİK'nun 278, 279 ve 280. maddelerinde, iptale tabi tasarruflar üç ana grup altında sıralanır. Bu maddelerde sayılan tasarruflar, davanın konusunu oluşturabilecek hileli tasarrufların temelini oluşturur.

- Davanın Amacı: Tasarrufun iptali davasının esas amacı, borçlunun hileli tasarrufunun etkisiz kılınması ve alacaklının, malın satışından elde edilecek gelirden alacağını tahsil edebilmesinin sağlanmasıdır. Bu dava ile tasarruf işlemi geçersiz hale gelmez; ancak alacaklı, dava konusu mal üzerinde cebri icra yoluyla hak arayabilir.

Muvazaa ve İptal Davası

Muvazaalı tasarruflar hakkında iptal davasının açılabilmesi konusunda doktrinde farklı görüşler bulunsa da, genel kabul gören anlayış, muvazaalı tasarruflara karşı iptal davasının açılabileceği yönündedir. Muvazaa durumunda, tasarruf hukuken geçersiz kabul edildiği için iptal davası açılmasının gerekliliği ortadan kalkar. Ancak, Yargıtay'ın son yıllardaki eğilimi, muvazaa nedeniyle yapılan tasarrufların iptali davalarının açılabileceği yönündedir.

Tasarrufun İptali Davasının Konusu Olan Tasarruflar

Tasarrufun iptali davasında, borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla yaptığı hukuki işlemler ve fiiller incelenir. Bu işlemler arasında borçlunun üçüncü bir kişiye olan alacağını sonlandırması, alacağından feragat etmesi, sulh sözleşmesi yapması gibi çeşitli hukuki eylemler bulunabilir. Önemli olan, bu tasarrufların borçlunun mal varlığını azaltıcı etkisi olmasıdır.

İstihkak Davası ile Farkı

İstihkak davası ve tasarrufun iptali davası arasında önemli farklar bulunur. İstihkak davası, genellikle mülkiyetin üçüncü bir kişiye geçtiği iddia edilen durumlarda, mülkiyetin aslında geçmediğini kanıtlamak için açılır. Tasarrufun iptali davasında ise, borçlunun yaptığı tasarrufların geçerliliği kabul edilir, ancak bu tasarrufların alacaklıların haklarını ihlal etmesi nedeniyle iptali talep edilir.

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların, borçlular tarafından yapılan hileli tasarruflara karşı korunması için önemli bir hukuki araçtır. Bu dava, alacaklıya, borçlunun

İvazsız Tasarrufların İptali ve İlgili Kanuni Düzenlemeler

İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 278. maddesi, alacaklıların korunması amacıyla ivazsız tasarruflar ve bağışlamaları iptale tabi tutar. Bu düzenleme, borçluların alacaklılara karşı mal kaçırma amacıyla gerçekleştirdiği karşılıksız tasarruflara karşı bir önlem olarak tasarlanmıştır. Aşağıda, ivazsız tasarrufların iptali ile ilgili temel bilgiler ve İİK'da yer alan ilgili hükümler özetlenmiştir.

İİK'nın 278. Maddesine Göre İvazsız Tasarrufların İptali

- Uygulama Alanı: İİK'nın 278. maddesi, haciz, iflas ya da alacaklıların alacaklarını tahsil edememe durumlarında gerçekleşen ivazsız tasarrufların iptalini düzenler. Bu madde, alışılmış hediyeler hariç, borçlunun mal varlığını azaltma amacı güden tüm karşılıksız transferleri kapsar.

- Olağan Hediyelerin İstisnası: Evlilik, doğum günü, bayram gibi özel günler vesilesiyle yapılan hediyeler, olağan hediyeler olarak kabul edilir ve iptale tabi tutulmaz.

- Bağışlama Hükmünde Sayılan Tasarruflar: Kanun, belirli ilişkiler içinde gerçekleşen ivazlı tasarrufları da bağışlama hükmünde kabul eder. Bunlar arasında karı koca, usul ve füru, ve üçüncü dereceye kadar yakınların yaptığı ivazlı tasarruflar ile borçlunun aşırı düşük fiyatla gerçekleştirdiği akitler yer alır.

tasarrufun iptali 003

Aciz Halinde Yapılan Tasarrufların İptali (İİK 279. Madde)

- İptale Tabi Tasarruflar: İİK'nın 279. maddesi, borçlunun ödeme güçlüğü çektiği durumlarda, son bir yıl içinde gerçekleştirdiği belirli tasarrufların iptal edilebileceğini belirtir. Bunlar arasında, önceden taahhüt edilmemiş rehinler, nakit dışında yapılan ödemeler, vadesi gelmemiş borçlar için yapılan ödemeler ve kişisel hakların kuvvetlendirilmesi amacıyla tapuya verilen şerhler bulunur.

- İspat Yükü: Lehine tasarruf yapılan kişi, borçlunun mali durumunu bilmediğini ispat edebilirse, iptal davası reddedilir. Bu, iptal davasının kabulü için lehine tasarruf yapılan kişinin borçlunun mali durumunu bilmesi gerektiğini gösterir.

İvazsız tasarrufların iptali, alacaklıların haksız tasarruflar nedeniyle zarara uğramasının önüne geçmek ve alacaklıların alacaklarını daha etkili bir şekilde tahsil edebilmelerini sağlamak için önemli bir hukuki mekanizmadır. Bu mekanizma, borçluların kötü niyetli tasarruflarının iptal edilerek, alacaklıların haklarının korunmasına yönelik bir düzenleme içerir.

İvazsız Tasarrufların İptali ve İlgili Kanuni Düzenlemeler

İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 278. maddesi, alacaklıların korunması amacıyla ivazsız tasarruflar ve bağışlamaları iptale tabi tutar. Bu düzenleme, borçluların alacaklılara karşı mal kaçırma amacıyla gerçekleştirdiği karşılıksız tasarruflara karşı bir önlem olarak tasarlanmıştır. Aşağıda, ivazsız tasarrufların iptali ile ilgili temel bilgiler ve İİK'da yer alan ilgili hükümler özetlenmiştir.

İİK'nın 278. Maddesine Göre İvazsız Tasarrufların İptali

- Uygulama Alanı: İİK'nın 278. maddesi, haciz, iflas ya da alacaklıların alacaklarını tahsil edememe durumlarında gerçekleşen ivazsız tasarrufların iptalini düzenler. Bu madde, alışılmış hediyeler hariç, borçlunun mal varlığını azaltma amacı güden tüm karşılıksız transferleri kapsar.

- Olağan Hediyelerin İstisnası: Evlilik, doğum günü, bayram gibi özel günler vesilesiyle yapılan hediyeler, olağan hediyeler olarak kabul edilir ve iptale tabi tutulmaz.

- Bağışlama Hükmünde Sayılan Tasarruflar: Kanun, belirli ilişkiler içinde gerçekleşen ivazlı tasarrufları da bağışlama hükmünde kabul eder. Bunlar arasında karı koca, usul ve füru, ve üçüncü dereceye kadar yakınların yaptığı ivazlı tasarruflar ile borçlunun aşırı düşük fiyatla gerçekleştirdiği akitler yer alır.

Aciz Halinde Yapılan Tasarrufların İptali (İİK 279. Madde)

- İptale Tabi Tasarruflar: İİK'nın 279. maddesi, borçlunun ödeme güçlüğü çektiği durumlarda, son bir yıl içinde gerçekleştirdiği belirli tasarrufların iptal edilebileceğini belirtir. Bunlar arasında, önceden taahhüt edilmemiş rehinler, nakit dışında yapılan ödemeler, vadesi gelmemiş borçlar için yapılan ödemeler ve kişisel hakların kuvvetlendirilmesi amacıyla tapuya verilen şerhler bulunur.

- İspat Yükü: Lehine tasarruf yapılan kişi, borçlunun mali durumunu bilmediğini ispat edebilirse, iptal davası reddedilir. Bu, iptal davasının kabulü için lehine tasarruf yapılan kişinin borçlunun mali durumunu bilmesi gerektiğini gösterir.

İvazsız tasarrufların iptali, alacaklıların haksız tasarruflar nedeniyle zarara uğramasının önüne geçmek ve alacaklıların alacaklarını daha etkili bir şekilde tahsil edebilmelerini sağlamak için önemli bir hukuki mekanizmadır. Bu mekanizma, borçluların kötü niyetli tasarruflarının iptal edilerek, alacaklıların haklarının korunmasına yönelik bir düzenleme içerir.

Zarar Verme Kastıyla Yapılan Tasarrufların İptali

İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 280. maddesi, mal varlığı borçlarını karşılamaya yetmeyen borçluların, alacaklılarına zarar verme kastıyla gerçekleştirdiği işlemlerin iptalini düzenler. Bu düzenleme, borçlunun alacaklılarına kasıtlı olarak zarar vermeye yönelik eylemlerine karşı bir koruma mekanizması olarak işlev görür.

Zarar Verme Kastı ve İptal Şartları

- Zarar Verme Kastının Varlığı: İptal için, borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Bu kastın, işlemin diğer tarafı tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği durumlar, iptal için yeterli bir sebep teşkil eder.

- İspat Yükü ve Karineler: Kanun, zarar verme kastının alacaklı tarafından ispatlanmasını gerektirir. Ancak, alacaklının ispat yükünü hafifletmek amacıyla, kanun lehine karineler de içermektedir. Örneğin, borçlunun eşi, çocukları ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) yakınları arasında yapılan tasarruflar, borçlunun mali durumunun bilindiği varsayılır.

Yargıtay Kararları ve Uygulamalar

Yargıtay'ın konuyla ilgili kararlarında, zarar verme kastıyla yapılan tasarrufların iptaline geniş yer verilmiştir. Özellikle, borçlunun yakın akrabaları ile yaptığı tasarrufların, borçlunun mali durumunun ve alacaklıları zarara uğratma niyetinin bilindiği kabul edilir. Bu, iptal davalarının lehine bir durum oluşturur.

tasarrufun iptali 004

Ticari İşlemler ve Özel Karine

280. maddenin son fıkrasında, ticari işletmenin devri gibi durumlar için özel bir karine düzenlenmiştir. Bu düzenleme, ticari işletmenin tamamının veya önemli bir kısmının devredilmesi halinde, devralan kişinin borçlunun alacaklılarını zarara uğratma kastını bildiği varsayılır. Ancak, bu karine, alacaklıya devir veya satışın gerçekleşmesinden en az üç ay önce yazılı olarak bildirilmişse veya uygun şekilde ilan edilmişse çürütülebilir.

Zarar verme kastıyla yapılan tasarrufların iptali, alacaklıların korunması ve borçluların kötü niyetli hareketlerinin önüne geçilmesi amacıyla önemli bir hukuki araçtır. Bu tür davalar, borçlunun mali durumu ve alacaklılarına zarar verme niyeti arasındaki bağlantıyı ortaya koymakta ve alacaklıların haklarının korunmasını sağlamaktadır.

Tasarrufun İptali Davasının Açılabilmesi İçin Gereken Şartlar

Tasarrufun iptali davası, alacaklının borçlunun mal varlığını haksız yere azaltmasına yönelik tasarruflara karşı hukuki bir mücadele aracıdır. İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 277 ve izleyen maddeleri bu davaların açılabilmesi için gerekli şartları belirler. Yargıtay'ın kararları da bu şartların nasıl yorumlanması gerektiğine dair önemli içtihatlar sunar.

Tasarrufun İptali Davası İçin Gerekli Şartlar:

1. Gerçek Alacak Varlığı: Alacaklının borçludan talep ettiği alacağın, gerçek ve meşru bir hukuki ilişkiye dayanması gerekmektedir. Gerçek dışı ya da haksız yere iddia edilen alacaklar için tasarrufun iptali davası açılamaz.

2. Kesinleşmiş İcra Takibi: Borçlu hakkında yapılmış ve kesinleşmiş bir icra takibinin olması şarttır. İtiraz edilmemiş veya itirazı giderilmiş icra takipleri bu kapsamda değerlendirilir.

3. Borç Doğumundan Sonra Yapılan Tasarruflar: İptali talep edilen tasarrufun, borcun doğumundan sonra gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Borç doğumundan önceki eylemler, bu davada değerlendirilemez.

4. Aciz Belgesinin Alınması: Alacaklının, borçlu hakkında kesin veya geçici bir aciz belgesi almış olması gerekmektedir. Bu belge, borçlunun borcunu ödeyemeyecek durumda olduğunun resmi bir kanıtıdır. Haciz işlemleri sırasında elde edilen tutanaklar bazı durumlarda aciz belgesi yerine geçebilir.

 Tasarrufun İptali Davasını Kimler Açabilir?

- Alacaklılar: Davayı, alacağını kısmen ya da tamamen tahsil edememiş olan alacaklılar açabilir.

 - İflas Halinde İflas İdaresi: İflas durumunda, tasarrufun iptali davasını açma hakkı iflas idaresine aittir. Eğer iflas idaresi dava açma konusunda isteksizse, bu hak, davayı açmak isteyen alacaklıya devredilebilir.

Özel Durumlar ve Yargıtay İçtihatları

Yargıtay, tasarrufun iptali davalarıyla ilgili olarak, alacaklıların korunması gerektiğini ve borçlunun alacaklılarına zarar vermek amacıyla gerçekleştirdiği tasarrufların iptal edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca, muvazaa nedeniyle yapılan tasarrufların iptaline ilişkin davalarda aciz belgesi aranmayabileceğini belirten kararlar da bulunmaktadır.

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların haklarını koruma altına almak için önemli bir hukuki yoldur. Bu davanın başarıyla sonuçlanabilmesi için yukarıda belirtilen şartların titizlikle incelenmesi ve karşılanması gerekmektedir.

Tasarrufun İptali Davasının Açılma Koşulları ve Süreçleri

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların, borçluların hileli ve alacaklılara zarar verecek şekilde yaptığı mal varlığı transferlerine karşı korunmalarını sağlayan önemli bir hukuki yoldur. Bu dava türü, İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) belirli maddeleri altında düzenlenmiş olup, davanın açılabilmesi için birtakım özel şartlar ve koşullar bulunmaktadır.

Dava Kimlere Karşı Açılır?

- Mecburi Dava Arkadaşlığı: Dava, hem borçlu hem de lehine tasarruf yapılan üçüncü kişiye karşı birlikte açılır. Burada mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur.

 - Ölmüş Kişiler ve Mirasçıları: Lehine tasarruf yapılan kişi ölmüşse, dava onun mirasçılarına karşı açılır. Kötü niyetli dördüncü şahıslar aleyhine de dava açılabilir.

- Zincirleme Devirler: Birden fazla gerçekleşen devirler durumunda, dava zincirin tüm kötü niyetli halkalarına karşı açılabilir. İyi niyetli bir devralan varsa, bu kişiye ve ondan sonra gelenlere karşı dava açılamaz.

İyi Niyetli Üçüncü Kişiler

- İyi Niyetli Üçüncü Şahısların Korunması: İİK’nın 282. Maddesi, iptal davasının iyi niyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmeyeceğini belirtir. Eğer mal, dördüncü bir kişiye devredilmişse ve bu kişi iyi niyetliyse, ona karşı dava açılamaz.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

- Asliye Hukuk Mahkemeleri: Tasarrufun iptali davası, alacak miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinde açılır.

 - Yetkili Mahkeme: Davanın açılacağı mahkeme, genel yetki kurallarına göre belirlenir. Bu, borçlu ve üçüncü kişinin ikametgahına göre değişkenlik gösterebilir.

Hak Düşürücü Süre

- 5 Yıllık Süre: Tasarrufun iptali davası, 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmalıdır. Bu süre, iptale konu tasarrufun gerçekleştirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

- Tasarrufların İptale Konu Edilebilme Süresi: İİK'nın 278 ve 279. maddeleri, hangi tasarrufların iptale konu edilebileceğini özel sürelerle sınırlar. Bu süreler, dava açma sürelerinden farklıdır ve yalnızca hangi tasarrufların iptale tabi olabileceğini belirtir.

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların haksız tasarruflar karşısında haklarını koruma imkanı sunan kritik bir hukuki mekanizmadır. Dava süreçleri ve şartları, İcra ve İflas Kanunu ile detaylı bir şekilde düzenlenmiş olup, bu koşulların titizlikle incelenmesi ve uygulanması gerekmektedir.

Tasarrufun İptali Davasının Mali Yükümlülükleri ve Koruma Tedbirleri

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların borçluların hileli mal varlığı tasarruflarına karşı korunmalarını amaçlar. Bu dava türünün açılmasıyla birlikte gelen mali yükümlülükler ve alınabilecek koruma tedbirleri de önem taşır.

Tasarrufun İptali Davası Harcı

- Harç Hesaplama: Tasarrufun iptali davasında uygulanacak harç miktarı, nispi harç oranına göre hesaplanır. Yargıtay'ın kararlarına göre, harç ve vekalet ücretinin hesaplanması icra takibine konu olan alacak miktarı ile tasarruf konusu taşınmazın değerinden hangisi daha düşükse, o değer üzerinden yapılır.

İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz Talebi

- İhtiyati Tedbir: Tasarrufun iptali davası ile birlikte, davanın konusu olan malın dava sürecinde üçüncü kişilere devredilmesini engellemek amacıyla ihtiyati tedbir talep edilebilir. İhtiyati tedbir, mahkemenin değerlendirmesine bağlı olarak uygulanacak geçici bir koruma tedbiridir.

- İhtiyati Haciz: İhtiyati haciz ise, dava sürecinde dava konusu mal üzerine üçüncü kişiler tarafından konulabilecek hacizler nedeniyle oluşabilecek hak kaybını önlemek ve davacının haciz sırasını korumak amacıyla kullanılır.

Yargıtay ve İİK'nın Yaklaşımı

- Yargıtay'ın Görüşü: Yargıtay, tasarrufun iptali davalarında mahkeme tarafından konulan ihtiyati tedbirlerin, pratikte ihtiyati haciz hükmünde olduğu görüşündedir. Bu durum, davacının mal üzerindeki haklarını koruma altına alır.

- İİK'nın 281. Maddesi: İİK'nın 281. maddesi, hakime, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verme yetkisi tanır. Teminatın gerekli olup olmadığı ve miktarı mahkeme tarafından belirlenir. Ancak, davanın konusu olan malların değeri, teminat gösterilmeden ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirmeyebilir.

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların korunmasına yönelik önemli bir mekanizma olup, bu süreçte harçlar ve alınacak koruma tedbirleri dava stratejisinin önemli bir parçasını oluşturur. Davacılar, dava sürecindeki mali yükümlülükleri ve koruma tedbirlerinin uygulanması konusunda dikkatli olmalı ve hukuki danışmanlık almalıdır.

tasarrufun iptali 002

Tasarrufun İptali Davasının Sonuçları ve Etkileri

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların borçluların haksız ve zarar verici mal varlığı tasarruflarına karşı korunması amacıyla açılan bir davadır. Bu davanın başarılı bir şekilde sonuçlanması, alacaklı için önemli hukuki ve mali sonuçlar doğurur.

Davanın Kazanılması Durumunda Sonuçlar

- Malın Mülkiyet Durumu: Alacaklı davayı kazandığında, dava konusu mal üçüncü kişinin mülkiyetinde kalmaya devam eder. Ancak, alacaklı, malı borçlunun mülkiyetindeymiş gibi haczedip satabilir ve böylece alacağına kavuşabilir.

- 3. Kişinin Sorumluluğu: Eğer malın mülkiyeti başka birisine geçmişse, devri yapan üçüncü kişi, malın bedeli ile sorumlu tutulabilir. İİK'nın 283. maddesi uyarınca, iptal davasının bedele dönüşmesi mümkündür.

- Birden Fazla Devir: Zincirleme devirlerin varlığında, kötü niyet ispat edilene kadar tüm tasarruflar iptal edilebilir. İyi niyetin ispat edilmesi durumunda, iyi niyetli kişiye kadar olan tüm kötü niyetli tasarruflar için tazminat davasına dönüşür.

Davanın Şahsi Niteliği

- Dava Şahsi Bir Dava: Tasarrufun iptali davası, sadece davanın tarafları arasında sonuç doğurur. Tasarruf işlemi, yalnızca davayı açan alacaklıya karşı hükümsüz kabul edilir, üçüncü kişiler açısından ise geçerli bir tasarruf olarak kabul edilmeye devam eder.

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay'ın kararları, tasarrufun iptali davasının alacaklının alacağını tahsil edebilmesi için önemli bir araç olduğunu vurgular. Davacı, davayı kazanması durumunda, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yoluyla haklarını kullanabilir. Bu, alacaklının, borçlunun haciz veya iflastan önce yaptığı, aslında geçerli olan ancak iyi niyet kurallarına aykırı tasarrufları etkisiz hale getirerek alacağını tahsil edebilmesini sağlar.

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların korunması ve malvarlığındaki haksız tasarrufların önüne geçilmesi açısından önemli bir hukuki mekanizmadır. Bu dava, alacaklılara, borçluların zarar verici tasarruflarına karşı etkili bir savunma hakkı sunar.